18 Aralık 2014 Perşembe

Finance Break İzlenimleri

Sizlere Finance Break sonrası bir yazı yazacaktım hatırlıyorum, evet; ancak
vize sonuçlarını açıklama çabalarım,
bitirme ödevleri,
derse ilişkin ödevler,
sunumlar,
yoğun ders programım,
idari görev, 
toplantılar, 
malumunuz öğrenciler derken iş iyice zorlaştı. Ama şuan, gecenin bir vakti, kapanan gözlerime inat yazmak istiyorum, bu sefer başaracağım..


Bildiğiniz üzere 8-12 Aralık 2014 tarihleri arasında Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü Finance Break Organizasyonunu gerçekleştirdi. 8 Aralık Pazartesi günü Moderatörlüğünü Ali Perşembe’nin yaptığı Dr. Yaşar Erdinç, Dr. Tuğberk Çitilci ve benim de yer aldığım  “Davranışsal Finans ve Yatırım Psikolojisi” paneli yapıldı. Öncelikle şunu söylemeliyim ki kulüp dolayısıyla da öğrenciler “zehir” gibiydi. Tebrik etmek lazım elbette. Ali Bey’in 15-20 dakikalık genel çerçeveyi çizdiği gayet güzel ve eğlenceli sunumunun ardından ilk sözü Tuğberk Bey aldı ve aşağıdaki konulara değindi:

  
 Aşırı Güven
Aşırı İyimserlik, Kontrol Yanılgısı ve Bilgi Yanılgısı
 Kendine Atfetme
Kendini Doğrulatma
Öngörü Yanılgısı
 Bilişsel Çelişki
 Muhafazakarlık Yanlılığı
Gayet güzel bir sunum gerçekleştirdi. Bu arada Tuğberk Bey’in Para Psikoloji adında güzel bir kitabı var. İlgilenenler inceleyebilir. Akabinde benim yaptığım konuşma metni  genel hatları ile aşağıdaki gibiydi:

Davranışsal finansın bireylere bakış açısını anlatan sözlerden belki de en güzelini geçtiğimiz yıl (neredeyse) borsamızı ziyaret eden M. Statman söylemiştir.

Geleneksel finansta insanlar rasyonel davranışsal finansta ise normaldir.

Normal bireylerin umutları, korkuları, pişmanlıkları ve çoğu zaman yanlıştı olsa fikirleri var. Kimi zaman kendilerine çok güveniyorlar kimi zaman olması gerektiğinden daha az tepki veriyorlar.  Açıkçası klasik teorilerde tanımlanan rasyonel insan tanımı gerçek hayatla çoğu zaman bağdaşmamaktadır.

Bizleri rasyonellikten alı koyan birçok faktörün olduğu tespit edilmiş. Bazıları yanlılık ya da ön yargı bazıları beyindeki kısa yollar, hesaplama hataları, duygu durumu, aşırı güven olarak adlandırılırken bir kısmı da sürü davranışı olarak adlandırılmış. 

Davranışsal finans çalıştığım süre boyunca belki de edindiğim en ilginç bilgilerden biri birçok yanlılığın temelinde aşırı güvenin yatmasıdır. 

Aşırı güven bir kişinin düşünme, karar verme ve bilişsel yetenekleri hakkında var olan durumdan daha iyi olduğuna ilişkin inançlarını ifade etmektedir. Aşırı güvenli insanlar diğer kişilerden daha iyi bilgilere, yeteneklere ve becerilere sahip olduklarını ve onlardan daha akıllı davrandıklarını düşünmektedirler. Aşağıdaki soruya verilen cevap bu etki için verilebilecek bir örnektir: 

Iyi bir sürücü müsünüz? Yolda karşılaştığınız sürücülerle kıyasladığınızda kendinizi ortalama, ortalamanın üstünde ya da altında bir sürücü olarak değerlendiriniz. 

Eğer aşırı güven olmasaydı normal bir dağılımda her bir kriterin 1/3 oranında olmasını bekleriz. Yayınlanmış olan bu çalışmada katılımcıların %82 si sürücülük kabiliyeti açısından kendisini ortalamanın üzerinde görmektedir. 

Aşırı güven nereden kaynaklanmaktadır???

Temel olarak Bilgi yanılsaması ve kontrol yanılsaması
Bilgi yanılsaması: insanların daha fazla bilgi edindikçe tahminlerinin doğruluğunun artacağına inanma eğilimlerini ifade ediyor. Daha fazla bilgi bireylerin sürekli olarak kararlarını düzeltmelerine yol açar. Ancak buradaki bilgi her zaman için doğru, geçerli ya da işe yarayan bilgiyi ifade etmeyebilir. 
Örneğin bir zar üç kez atılmış ve üç atışta da 4 rakamının geldiği söylensin ve zarın yeniden atılacağı bildirilsin. Bu durumda hangi rakamın geleceğini düşünürsünüz ve tahmininizin doğru olma ihtimali nedir? 
Eğer zar hileli değilse her bir rakamın gelme olasılığı eşittir. Ancak çoğu kişi 4 rakamını gelme olasılığının daha büyük olduğunu düşünürken bir çoğu da 4 rakamının gelme olasılığını daha düşük görmektedir. Yeni bilgi olasılığı değiştirmemektedir ancak insanları tahminleri konusunda aşırı güvenli yapmaktadır. 

Kontrol yanılsaması: 

Insanlar çoğunlukla kontrol edilemeyen olaylar üzerinde etkiye sahip olduklarını düşünürler. Yapılan bir çalışmada bir madeni para fırlatılmış ve sonuç gizlenmiştir. Katılımcılara tahminleri ve ne kadar bahse girecekleri sorulmuştur. Daha sonra madeni para fırlatılmadan tahminleri ve ne kadar bahse girecekleri sorulmuştur. Bireyler ikinci kez fırlatılan madeni parada daha yüksek tutarda bahse girmiştir. Bireyler her nasılsa kendi söylemlerinin sonucu değiştireceğini düşünmektedir. Bu Lotoda sürekli olarak kendi sayılarını seçen insanların rassal olarak kendilerine sayı verilenlerden daha yüksek kazanma şansına sahip olduklarını ifade eder. 

Peki piyasada aşırı güvenli yatırımcılar nasıl davranış sergiler?? 

Aşırı güven çoğunlukla kendini aşırı işlem yapma, risk alma ve nihayet portföy kayıpları olarak gösterir. Aşırı güvenli yatırımcıların işlem sayıları artacaktır çünkü bu yatırımcılar kendi düşünceleri konusunda oldukça emin hale gelmektedirler. Yatırımcıların bu düşünceleri elde ettikleri bilgilerin doğruluğu konusundaki fikirleri ve bu bilgilerin yorumlanmasına ilişkin yeteneklerine olan inançlarından kaynaklanmaktadır. 

Fon yönetimi gibi daha eril bir faaliyet olarak algılanan görevlerde erkeklerin kadınlardan daha fazla aşırı güvenli olduğu tespit edilmiş. Aşırın güvenle bağlantılı olarak birçok çalışmada erkeklerin kadınlardan daha fazla işlem yaptığı tespit edilmiş. Bu konuda geniş kitleler üzerine Statman ve Odean'ın yaptığı çalışmada cinsiyet ve medeni duruma göre yatırımcıların portföy devir hızları araştırılmış ve aşırı güvenin yüksekten düşüğe Bekâr erkekler- evli erkekler- evli kadınlar- bekar kadınlar sıralamasına sahip olduğu tespit edilmiş.

Erkeklerin aşırı güvenli olmadıkları ancak daha iyi bilgilendirilmiş olmaları da muhtemeldir. Eğer böyle ise erkeklerin daha iyi bilgilendirilmiş olmaları sebebi ile daha fazla getiri elde etmeleri beklenir. Ancak çalışma sonuçları yıllık brüt getirinin aynı olduğu ancak net getirinin yüksek devir hızı olan portföylerde azaldığı tespit edilmiştir.
Portföyleri yüksek devir hızına sahip yatırımcıların ilave çabaları yüksek getiri sağlamamıştır. Hatta net getiri komisyon maliyeti sebebi ile yüksek devir hızlı portföylere sahip yatırımcılarda daha düşük gerçekleşmiştir. 

Psikolojik ön yargılara dair çoğu tartışma ön yargıların yatırımcılar için nasıl bir problem teşkil ettiğine ve onlarla nasıl başa çıkılacağına odaklanmaktadır.

Ancak yatırım süreci bu yanlılıklara göre yeniden düzenlenerek bazı yanlılıklar yatırımcılara yardım etmek için kullanılabilir.

Bu konuda "yarın daha fazla tasarruf et" ve "tasarruf et ve kazan" yaklaşımları bireylerin yanlılıkları dikkate alınarak tasarlanmış programlardır. 

Ancak bu durum iki ucu keskin bir bıçaktır. 

2008 de yaşanan mortgage krizinde, krize neden olan krediler subprime ve değişken faizli mortgage kredileridir. Subprime terimi FICO kredi skoru ile ölçülen ve yüksek kredi riskine sahip insanlar için kullanılan bir borç kategorisini ifade etmektedir. Yüksek temerrüt riski sebebi ile finansörler subprime sınıfında olan dar gelirli borçlulara daha yüksek faiz oranı yüklemektedir. Insanlar bu kötü kredileri nasıl kabul etmiş ve bu krediler nasıl yaygınlaşmıştır. 

Burada İki önemli psikolojik problem vardır: 

1) insanlar karmaşık ve çok boyutlu kontratları değerlendirmede zorluk yaşarlar. 
2) insanlar çoğunlukla gelecekteki maliyetleri düşük tahmin etme eğilimindedirler. 


Subprime krediler daha çok nerelerde yaygın diye bakıldığında, finansal okur yazarlığın düşük olduğu ve duygusal stres altında olanların ve yaşlıların yoğun olarak bulunduğu yerler dikkat çekmektedir. 

MORTGAGE TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ PSIKOLOJİ

Mortgage kredilerini menkul kıymetleştiren bir yatırım bankası olarak UBS diğer yatırım bankalarının performanslarının gerisinde kalmış ve referans noktası olarak diğerlerini baz alması daha fazla risk almasına ve ayrıca köklü, büyük ve dünyanın sayılı bankalarından biri olması aşırı güvenli davranarak daha riski hafife almasına neden olmuştur. 
AIG temsililik yanlılığı sergileyerek tarihsel mortgage temerrüt oranlarının gelecekte de aynı olacağını varsaymıştır. 
S&P ve Moody's gibi derecelendirme kuruluşları grup düşüncesi sergilemişlerdir. Bu kuruluşlar varsayımlarını ciddi olarak test etmeden ve değerlendirmeden ortak teminatlı borç yükümlülükleri (CDO) hakkında ortak görüşe ulaşmışlardır. 



Elbette burada bulunan metin konuşmamın bir kısmı. Özellikle mortgage krizindeki psikolojiyi merak edenler için detaylı bilgi Yatırım Psikolojisi kitabında mevcut.

Yaşar Erdinç Hocanın sunumu ise her zamanki gibi mükemmeldi. Piyasaya ilişkin ilginç örnekleri ve deneyimleri, akademisyen yanı ile birleşince gerçekten dinlenesi bir sunum oldu. Tabi konuşmanın sonunda Borsada kazanmanın sırrını da verdi. eee o da bizde kalsın canım! 


1 Aralık 2014 Pazartesi

Statüko Yanlılığı (status quo bias)

Statüko yanlılığı insanların sahip olduğu objelere, sahip olma fırsatlarının olduğu aynı objelere göre daha fazla değer vermelerini anlatmaktadır. Oysa modern finans teorisi bir objeye sahip olmanın o objenin değerini değiştirmeyeceğini söylemektedir. Ancak beklenti teorisi statüko yanlılığını "kayıptan kaçınma" ile açıklamaktadır. Bir kişi bir objeye sahip olduğunda onun kaybının acısı aynı objeyi kazanmanın verdiği sevinçten çok daha fazladır. Sahiplik süresi arttıkça statüko yanlılığının etkisinin de arttığı bilinmektedir 
(McMahon, 2005).